Zamanın Durduğu Yer: Selçuk Çamlık Demiryolu Müzesi

Kimi ülkeler ya da yerler vardır. Gittiğinizde, sanki oranın geçmiş bir dönemde donup kaldığı duygusuna kapılırsınız. Zaman kendi seyrinde akmış, dünya değişmiş ama, bulunduğunuz yer belli bir noktada ısrarla takılıp kalmış gibi gelir size. Küba insanda öyle duygular uyandırır örneğin. Belki, artık dünyanın başka yerlerinde o denli çok ve sık göremediğimiz eski arabaların da etkisi ile kendinizi 1950’lerin sonu ya da 1960’larda hissedersiniz. İzmir, Selçuk yakınlarındaki Çamlık Demiryolu Müzesi de Küba’da hissettiğim gibi, bende aynı duyguları uyandırdı.

İngiliz yapımı lokomotif
Hizmete giriş tarihi 1929
Çalıştığı hatlar: İzmir-Ödemiş

Kara trenlere yetişmiş benim kuşağım için trenler ve tren istasyonlarının nostaljik çağrışımları vardır. Şimdinin çağdaş trenleri ile istasyonları ileride bugünün gençleri için ne ifade edecek, bilemiyorum. Ama benim kuşağım için trenler, yolculuk hazırlıkları, uğurlamalar, karşılamalar, yolluklar, istenen ya da istenmeyen zorunlu kompartıman ahbaplıkları gibi kendine özgü ritüelleri olan en önemli taşıtlardı.

Çamlık Demiryolu Müzesi‘nin girişi
Müzenin içinde eskiden buradan geçen İzmir-Aydın demiryolu hattından geriye kalan rayların bir bölümü
hala görülebiliyor.
İstasyondan kalan orijinal çan

Bu sitede yayınladığım 2019 tarihli, “Bir Kitabın Hatırlattıkları…” başlıklı yazımda, Ömer F. Oyal’ın Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanan Zaman Lekeleri kitabından söz etmiştim. Bir tren vagonunun gözlem ve anlatımıyla yazılmış olan kitap, 1900’lerin başındaki Osmanlı İmparatorluğu dönemi ile 1943 yılının Türkiye Cumhuriyeti dönemi arasında geçiyor. Yazımda, kitabın konusunun bana anımsattığı çocukluğumun kara trenlerinden, küçük bir çocukken ailemle Selanik’ten Almanya’ya ve Doğu Anadolu’ya yaptığım yolculuklardan söz etmiştim. İşte o yazım için araştırma yaparken haberdar oldum Selçuk Çamlık Demiryolu Müzesi’nden. Sonra, çevremdeki az sayıda kişinin de bu müzeyi bildiğini öğrendim. Ben ise, ancak geçen yaz görebildim.

Müzedeki lokomotiflerin 18 tanesi döner platformun çevresinde sergileniyorlar
Döner platformlar lokomotiflerin yönünü değiştirmek
amacıyla kullanılırlarmış
Alman yapımı lokomotif
Hizmete giriş tarihi 1906
Çalıştığı hatlar: Uşak-Afyon-Kars

Son birkaç yıldan beri güneye tatile gidiş ve dönüşlerde, yol üzerinde bazen bir, bazen birkaç günlük molalar vererek hem değişik yerler görebiliyor hem de eve dönüş yolculuğunu daha az yorucu hale getiriyoruz. Böylesi bir mola için Selçuk’u seçme nedenimiz de hem Demiryolu Müzesi’ni hem de gece ziyaretlerine açılan Efes Antik Kenti’nin büyülü havasını görmekti. Arkeolojiye meraklı herkes gibi ben de en son kazılarda çıkarılan yeni eserleri görmek için, bugüne kadar Efes’i birkaç kez gezdim. Buna karşın, bu muhteşem antik kenti gece aydınlatılmış haliyle görmek bambaşka imiş. Yolunuz o tarafa düşerse, görmenizi öneririm.

İngiliz yapımı lokomotif
Hizmete giriş tarihi 1913
Çalıştığı hatlar: İzmir-Balıkesir
Üzerine tırmandığımız bir lokomotifin içi

Demiryolu Müzesi, İzmir- Aydın yolu üzerinde, Çamlık köyünde yer alıyor. (Resmi adres olarak Çamlık Köyü, Atatürk Cad. No:13 olarak geçiyor). Demiryolları ile ilgili sergilenenlerin dışında, müzenin bulunduğu konumun da tarihi önemi var. Burası aynı zamanda, Osmanlı İmparatorluğu’nun Anadolu toprakları üzerindeki ilk demiryolu hattı olan İzmir-Aydın demiryolu hattının üzerindeki, Çamlık tren istasyonunun bulunduğu orijinal yerde. İstasyon ilk hizmete girdiği zaman adı Aziziye imiş. Daha sonra, Cumhuriyet döneminde Çamlık olarak değiştirilmiş. İngilizler tarafından yapılan ve tamamı 1866 yılında kullanıma açılan bu hattın yeniden düzenlenmesi sırasında demiryolunun bir kısmı ile birlikte Çamlık istasyonu da 1976 yılında kullanıma kapatılmış. Mekânın müze olarak düzenlenmesine 1991 yılında başlanmış. 1997 yılında müze açılmış. Müze alanında 1866 yılında kullanıma açılan orijinal demiryolu hattının bir bölümünü hala görmeniz mümkün. İzmir-Aydın demiryolu Anadolu’da inşa edilen ilk hat olmakla beraber, Osmanlı topraklarında inşa edilen ikinci hat aslında. İlk olarak, yine İngilizler tarafından, İskenderiye-Kahire hattı yapılmış. 1851 yılında yapımına başlanıp, 1856 yılında kullanıma açılmış.

1860’larda İzmir-Aydın demiryolu hattının inşaatı
Kaynak: Wikipedia.org

Çamlık Müzesi çerçevesinde İzmir-Aydın demiryolu ile ilgili tarihsel ve istatistiksel bilgileri merak ederseniz size, bir zamanlar ODTÜ’de öğretim üyesi olan, Orhan Kurmuş’un Emperyalizmin Türkiye’ye Girişi isimli kitabını öneririm. Kitapta sunulan bilgi ve belgeler, söz konusu hat aracılığı ile İngiliz ürünlerinin ve sermayesinin Anadolu’ya girişinin nasıl kolaylaştırıldığını ve ne tür imtiyazlar verildiğini açıkça ortaya koyuyor. Bunların arasında, inşaat sırasında hattın çevresindeki orman ve madenleri ücretsiz kullanma, işletmeye açıldıktan sonra hattın 45 kilometre çevresindeki tüm madenleri az bir vergi ile işletme haklarına sahip olma gibi maddeler var.

Müzede lokomotiflerin yanında eskiden kalma vagonlar da var
Bakımsızlıktan dolayı bazı demiryolu araçlarının ileride
çürümeleri kaçınılmaz görünüyor

Çamlık tren istasyonunun geniş bir koleksiyonu var. Gezmediğim için, dünyadaki diğer belli başlı demiryolu müzeleri ile karşılaştıramayacağım ama, gerek sergilenenlerin sayısı gerekse üretim tarihleri açısından hiç de yabana atılmayacağını düşünüyorum. Ancak müze olarak, bana tuhaf gelen güncel statüsü nedeniyle, hak ettiği kadar bakımlı ve düzenli değil. Halen, söz konusu arsa, binalar ve tüm koleksiyon tamamen TCDD’nin mülkiyetinde olmakla beraber, burası işletilmek üzere 99 yıllığına özel bir şahsa kiralanmış. Bu kişi, bir zamanlar Çamlık Tren İstasyonu’nda sinyal memuru olarak çalışmış eski bir görevlinin oğluymuş. Kendisi, girişteki istasyon binasında ve bahçede restoran ve kafe gibi bir şeyler yapmış. Bazı turist grupları otobüslerle buraya getiriliyorlar ama doğrusu müze hakkında ne kadar bilgilendiriliyor ya da gezdiriliyorlar, emin değilim. Benzer yerlerin yurt dışında nasıl tanıtımının yapıldığını, burada da yabancı dil bilen rehberler tarafından düzenli turların düzenlenebileceğini düşünerek kahroldum desem yeridir. Turizmde 50-60 yıl öncesine göre belli bir yol aldığımız doğru ama, kesinlikle yeterli değil. Yapılabilecek daha pek çok şey var. Bunu anlamak için öyle İtalya’ya, İspanya’ya ve benzeri ülkelere uzanmaya hiç gerek yok. Komşumuz Yunanistan’a bakılsa yeter.

Bir vagonun içi
Vagon koridoru halı ile kaplı
Bu vagonların çürümeye terk edilmiş olmalarına insanın içi yanıyor
Bu vagon, bir zamanların tabiriyle, “Birinci Mevki” olmalı
Daha mütevazı bir vagon ama koltuklar yine de kumaştan

Çamlık Demiryolu Müzesi’nde gördüğüm en önemli sorun, sergilenen araçların bazılarının son derece bakımsız olmaları. Bazılarını otlar ve içeriye kadar uzanan ağaç dalları bürümüş. Tamamen ahşap olan bazı vagonların döşeme ve duvar tahtaları kırılmış, bir zamanlar birinci mevki (sınıf) olduklarını tahmin ettiğim bazı vagonların koltuk ve kanepelerinin kumaşları ya yırtılmış ya da kirden görünmez hale gelmiş. Gerçekten çok acı. İnsan hem üzülüyor hem de kızıyor. Ancak, bu konuda işletmeyi kiralayanları suçlamak da çok doğru değil.  Gerek parasal gerekse uzmanlık açısından onları aşan bir durum var. Bu kanımca, tamamen TCDD’nin kaçtığı, hatta başından attığı bir sorumluluk olayı. Bu vurdum duymazlık sonucu zaman içinde müzedeki lokomotif ve demiryolu araçlarının çürüyüp gitmeleri kaçınılmaz görünüyor. Şimdilik en azından korunaklı bir yerde durdukları için sevinmeye çalışıyor insan.

Ahşap yolcu ve yük vagonu ile su tankeri
Ahşap yolcu vagonunun içi insana bir zamanlar çokça
çekilen Amerikan kovboy filmlerini anımsatıyor

Sergilenenler arasında çok sayıda lokomotif var. Kömürle çalışan bu buharlı lokomotif sayısının 33 olduğu belirtiliyor. Yapım tarihleri 1891 ile 1951 arasında değişen lokomotiflerin yapıldığı ülkeler İngiltere (koleksiyonun en eski lokomotifi de burada üretilmiş), Almanya, İsveç, Çekoslovakya, ABD ve Fransa. Lokomotiflerin 18 tanesi döner platformun çevresinde sergileniyorlar.

Demiryollarını açmak için kullanılan bir kar püskürtme makinesi
İstasyonun su kulesi
Merkezi makas değiştirme ünitesi

Lokomotiflerin dışında, istasyonlarda kullanılan su kulesi, taşıyıcılar, yük vagonları, vinç, demiryollarında biriken karları açmak için kullanılan araçlar, makas değiştirme birimi ve dönen platform var. Ayrıca, 2 tanesi ahşap olan 9 yolcu vagonu ve bana göre müzenin en heyecan verici parçası olan Mustafa Kemal Atatürk’ün ünlü yurt gezilerinde kullandığı özel vagonu sergileniyor. Atatürk’ün vagonunun içi daha önce gezilebiliyorken, gezenlerin yaptıkları tahribat nedeniyle, artık ziyarete kapatılmış. 1926 yılında, Almanya’da Atatürk için özel olarak üretilen bu vagonun içinde bir toplantı salonu, tam donanımlı bir mutfak, özel olarak tasarlanmış bir banyo ve yatak odaları bulunduğu belirtiliyor. Bu özel vagon Atatürk tarafından 1937 yılına kadar gezilerinde kullanılmış. Kendisi, 1937 yılında yapılan askeri Ege Manevralarını izlemek için de bu vagon ile Çamlık istasyonuna gelerek burada konaklamış ve tatbikatı yönetmiş. Bence, bu özel vagon daha çok ziyaretçinin görebileceği ve daha iyi şartlarda sergilenebileceği bir yere nakledilmeli. Benim ilk aklıma gelen, Sultan Abdülaziz’in Avrupa yolculuğunda kullandığı vagonun da sergilendiği İstanbul’daki Rahmi Koç Müzesi oldu.

Atatürk‘ün özel vagonu

Çamlık Demiryolu Müzesi’ni görmek ve Efes Antik Kenti’ni gece ziyaret etmek için yaptığımız iki gecelik konaklamayı biz, şaraplarını uzunca bir zamandan beri beğendiğimiz, 7 Bilgeler Bağ Oteli’nde yaptık. Burası, her iki ören yerine de yakın. Araba ile Çamlık tren müzesine 2 dakika, Efes’e ise 16 dakikalık uzaklıkta. Özellikle, erkence yenen bir akşam yemeğinden sonra Efes’e gitmek için son derece elverişli.

Efes Antik Kenti‘nin gece ayrı bir büyülü havası var

Otel ve restoran önerilerini son derece riskli buluyorum. Öncelikle, herkesin zevk aldığı ve dikkat ettiği şeyler farklı olabiliyor. Onun dışında, insanın gidip beğendiği bir yer daha sonra şefin ya da işletmecinin değişmesine, masanıza bakan garsonun niteliğine, hatta sizin o günkü ruh halinize göre değişebiliyor. O nedenle ben de bu tür öneriler ve değerlendirmeler yaparken bunların kendi öznel düşüncelerim olduklarını hatırlatmak istiyorum. Ayrıca, belli yerlere daha sonra gidersem, yukarıda belirttiğim nedenlerden ötürü benim de farklı bir izlenim edinmem mümkün.

7 Bilgeler Bağları, Selçuk

7 Bilgeler’de kaldığımız süre içerisinde biz, otel kısmından memnun kalmadık, ama restoranını çok beğendik. Doğrusu böyle güzel bir tesis daha iyi bir otelciliği hak ediyor, Dilerim, kısa zamanda otel kısmı da gelişir. Restoran bölümü ise, gerçekten çok başarılı idi. Burada konaklamayı düşünmeseniz de bir yemek yemenizi öneririm. Özellikle, kendi şarapları ile eşleştirmeli sundukları Tadım Menüsü çok başarılı idi.

Yediğimiz tabaklardan bir seçki
Tatlılar da diğer yediklerimiz gibi çok lezzetli idi

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.