Alaca Karanlıkta (7)

Fotoğraf: Ümit Özgül

Kapı vuruldu.

– Gir!

Açılan kapıdan içeri Kamil beyin sekreteri girdi. Otuzlu yaşlarının ortasında, kumral, yeşil gözlü, hoş bir kadındı Elif. Giydiği yüksek topuklu ayakkabılarla, Kamil beye doğru biraz beceriksizce yürüyordu. “Beceremiyorsan, giyme şunları”, diye aklından geçirdi Kamil bey. Bunu kızın yüzüne söylemek sık sık aklından geçse de, her seferinde kendini tutardı. Hem kırmamak hem de yüz göz olmamak için. Susmak en iyisi diye düşünürdü. Bunca yıllık iş deneyimi Kamil beye bir patron olarak sekreterlerle ilişkinin ne kadar hassas bir konu olduğunu öğretmişti. Kendisinin o tür yaşanmışlıkları olmasa da, çevresinde gördüğü, gönül işlerine evrilen ilişkilerin bir süre sonra ne tür zorluklara yol açtığını gözlemlemişti. Kimi zaman bu ilişkiler yüzünden var olan evlilikler biter, ikinci bir hayat başlardı. Kamil bey, Elif ile böyle bir gelecek düşünmediği gibi, ona karşı cinsel bir istek de duymuyordu. Esasen, Kamil bey artık hiçbir kadın için böyle bir istek duymuyordu.

– Kamil bey, akşamki yemek için arabanız saat kaçta gelsin?

– Yedi buçukta aşağıda hazır olsun Metin. Siz normal zamanda çıkabilirsiniz Elif hanım.

– Teşekkür ederim Kamil bey. İyi akşamlar.

– İyi akşamlar.

Elif döndü ve yüksek topuklarının üzerinde, aynı beceriksizlikle kapıya doğru yürüdü. Kapı ardından sessizce kapandı. Kamil bey yine yalnızdı. Eşinden boşanmış olduğunu bildiği Elif’in, bugün çocuğuna daha erken kavuşacak olmanın sevinci ile evine nasıl koşturarak gideceğini düşündü. Galiba, yaşlı annesi ile oturuyordu. O nedenle, işten geç çıkmak onun için o kadar dert olmuyordu. Zengin bir iş adamı ile birlikte olmak, hatta evlenmek şüphesiz onun hayatını çok kolaylaştırırdı. Kim bilir? Belki öyle hayalleri de vardı. Ama neyse ki, bu amaçla Kamil beye en ufak bir iması, bir göz süzmesi olmamıştı. Kamil bey bunun için neredeyse minnettardı Elif’e. Sırf bu nedenle, bayramlarda, yılbaşında, ikramiyesini eksik etmezdi. Bir de, kız becerikliydi tabii. En olmadık durumlarda sorunları nasıl çözeceğini, kimlerle temas kurması gerektiğini bilirdi. Yıllar içinde, yüz ifadesinden patronunun keyif durumunu da bir barometre gibi saptama konusunda uzmanlaşmıştı. Sorunları Kamil beye ne zaman ve nasıl duyurmalı… Bu konuda hemen hemen hiç yanılmazdı.

Kamil bey, kapı kapandıktan sonra bakışlarını yine dışarı çevirdi. Birkaç aydan beri ruh halinde bir değişiklik vardı. Bir isteksizlik, bir keyifsizlik… Sanki hiçbir şey onu heyecanlandırmıyordu. Tam bir atalet durumu. Oysa, yaşamı boyunca çalışmış, didinmişti. Aşmaktan büyük zevk aldığı zorlukların ardından duyulan müthiş doyum, yeni projeler, yeni yatırımlar… Hiç bir şeyin gözünde bir değeri yoktu artık. Kendisini akıntıya bırakmıştı sanki. Gerçi artık hiç çalışmasa da olurdu. Serveti, bugüne kadar yaptığı birikimi, ömür boyu refah içinde yaşaması için yeterliydi. Oğlunun ve kızının eğitim paraları, düğün ve balayı paraları, onların da bolluk içinde yaşamalarına yetecek parası vardı. Mesele o değildi…

(Devam edecek)

Ülgen Özgül

© Tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden ve izin alınmadan metnin tamamı veya bir bölümü yazılı, görsel ve diğer medya ortamlarında kullanılamaz.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.